PEYGAMBER'E (SAV) PERVANE OLAN GENÇLER



Yüce Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadislerinde, "Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü, onların kalbi daha incedir. Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar muhâlefet etti" buyurdu ve şu mealdeki âyeti okudu: "Zaman uzadı da kalpleri katılaştı. Onların çoğu fâsıktırlar." (Hadîd Sûresi: 16)

Gerçekten de bu hadis çok büyük bir gerçeği ifâde etmektedir. Peygamberimizin etrafında Mekke ve Medineli gençler pervane olmuş, ihtiyarlar ise karşı çıkmış, onun dâvâsını yok etmeye çalışmıştır.

Erkekler içinde ilk Müslüman olma şerefine erişen Hz. Ali (r.a.) Efendimiz, henüz 10 yaşındaydı. Bir gün sahabeler içinde Resulüllah, hicrete ve savaşa mâruz kaldığında, kendisini kimin koruyacağını sormuştu. Hz. Ali, "Ben korurum" diye haykırdığında 12 yaşında bir gençti.

15 yaşında Müslüman olan Zübeyir bin Avvam, "Her peygamberin bir havarisi (yardımcısı) vardır. Benim de havarim Zübeyir'dir" müjdesine nâil olan bir genç olarak bütün hayatını İslâma hizmet yolunda geçirmişti. Yine onunla, genç yaşta İslâmla şereflenen Talha bin Ubeydullah için Peygamberimiz (a.s.m.), "Talha ve Zübeyir, Cennette benim komşularımdır" buyurmuştur.

Müslüman olduğunda genç yaşta baba ocağından ayrılmak zorunda kalan Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.), Yüce Peygamberimizin (a.s.m.) "Her ümmetin bir emini vardır. Bu İslâm ümmetinin de emini Ebû Ubeyde bin Cerrah'dır" iltifâtına mazhar olmuş ve Yemenliler İslâmiyeti öğretecek bir kişiyi istediklerinde Peygamberimiz tarafından Yemen'e gönderilmiştir.

19 yaşında İslâmla şereflenen cevvâl bir genç olan Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.), tam bir îman eri ve İslâm fedâisiydi. Uhud Savaşının en hararetli zamanında Peygamberimizin etrafında etten bir sur ören sahabelerden biri olan Sa'd bin Ebî Vakkas, "At Sa'd, at! Annem babam sana fedâ olsun" şeklinde iltifât-ı Peygamberîye mazhar olmuştur.

Said bin Zeyd (r.a.), 19-20 yaşlarında iken hanımıyla birlikte Müslüman olmuş, bütün ömrünü İslâmın yayılmasına vakfetmişti.

Her biri destansı bir hayat yaşayan Mus'ab bin Umeyr, Abdullah ibni Ömer, Enes bin Mâlik, Muaz bin Cebel, Üsâme bin Zeyd, Bera bin Azib de, genç yaşta Müslüman olup, Resulüllahın etrafından ve emrinden ayrılmayan, İslâm fedâisi delikanlılardı.

Gençler Kâinatın Efendisine koşarken, onların bazısının anne ve babaları, çocuklarının İslâmdan vazgeçmeleri için baskı ve işkence yapıyorlardı.

Yüce Peygamberimiz, bu hadisleriyle hem tarihî bir tesbit yapıyor, hem de dinî hizmetlerin motor gücünü gençlerin meydana getireceğini haber vermiş oluyordu. Çünkü, "onların kalbi daha incedir" ifâdesi, gençlerin yenilikleri ve güzellikleri kabule daha yatkın olduğunu, yaşlıların ise eski bilgi ve alışkanlıklardan zor kurtulacaklarını ortaya koyuyor.

Bu hadis gençlere de bir uyarı niteliğindedir. Sanki Resulüllah, "Ey gençler! Sizin kalbiniz iyiyi ve doğruyu kabul etmeye yatkındır. O halde bu çağı iyi değerlendirin. İyi ve güzel olanları öğrenin ve yaşayın. Gençler benim etrafımda pervane oldu. Siz de İslâm dâvâsının fedâileri olun" demektedir.

Yine şu hadîs, gençlerin bu yönünü tesbit bakımından ehemmiyetlidir:

Semûre bin Cündüb (r.a.) "Müşriklerin ihtiyarlarını öldürün, gençlerini sağ bırakın" hadîsini aktardı. Abdullah dedi: "Babama bu 'yaşlıları öldürün' hadîsinin îzahını sordum. Şöyle dedi: 'Yaşlı Müslüman olmayabilir. Gencin fıtratı ise İslâma yaşlılardan daha yakın olduğu için İslâma girebilir. Şerh, genç demektir.'" (Müsned, 5: 13)

Nitekim, "Her çocuk (İslâm) fıtratı üzerine doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hıristiyan veya müşrik yapar" (Tirmizi, Kader: 5) şeklindeki hadis, insanın dünyadaki menfî etkilenmesini açıklamaktadır. Bir bakıma, çocukluğa yakın olan insan daha saf ve berrak, dünyada daha fazla duran ve ölüme yaklaşan ise karışık ve günahkârdır. Ancak bu durum, İslâmın güzelliklerini bilmeyen ve yaşamayanlar için geçerlidir. Yoksa, hayatını Allah'ın dinine göre düzenleyen ve onun yayılması için çalışan kimseler, yaşlandıkça yükselir ve gelişirler.

Allah gençlerimizi, Resulüllahın dâvâsı etrafında pervane olanlardan eylesin.
To Top