BiR PEYGAMBER AŞIĞI; NABi



NABİ

Tarih boyunca milletimizin Rasul-i Ekrem'e olan muhabbetinden bahsederken Nabi'nin natını da hatırlamak uygun olur. Bunun çok , iginç bir öyküsü var.

Menkıbeye göre, 1678 yılında hacc için yola çıkan Nabi,devlet ricalinden oluşan bir kafile ile Medine'ye doğru yaklaşmaktadır. Şair ruhlu ve aşk yüklü Nabi, Medine'ye yaklaştıkça yolda hiç uyumamaktadır. Medine sınırına iyice yaklaştıkları gece, istirahat sırasında bir paşanın bir ayağını Medine'ye doğru uzattığını görür. Bu durumdan müteessir olan Nabi'nin anlamlı ve bu sözlerin muhatabının kendisi olduğunu anlar.

Hemen toparlanarak sorar:

-Ne zaman yazdın bunu? Bunu başkalarına okudun mu?

Nabi: Hayır, ilk defa şimdi söylüyorum ve sizden başka duyan da yok deyince,

Paşa : Öyleyse aramızda kalsın. Başkaları muttali olmasın. diye ricada bulunur.

Nabi, söze sükutla karşılık verir. Nihayet kafile yola devam ederek sabah ezanı vakti Medine' ye ulaşır. Mescid-i Nebevi müezzinleri, sabah ezanından önce minarelerden bu naatı okumaktadır. Nabi de, Paşa da hayretten dona kalmışlardır. Namaz kılınıp cemaat dağılırken Nabi ve Paşa, müezzinlerin yanına sokulup sorar :

- Bu sabah ezanından önce okuduğunuz naatı, kimden ve nasıl öğrendiniz ?

Müezzin vakıayı şöyle anlatır :


Bu gece Allah Rasulü rüyamızda bize : " Ümmetimden Nabi isimli bir şair, beni ziyarete geliyor. Bu zat, bana karşı son derece büyük bir aşk ve sevgi ile doludur. Bu aşkı sebebiyle şöyle bir naat yazmıştır. Siz bu naati, onun kudümü şerefine bu sabah minarelerden okuyarak onun gelişini kutlayın buyurdu. Biz de bu emr-i nebeviyi yerine getirdik " deyince Nabi, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Hem ağlıyor, hem de şunları söylüyordu: " Demek iki cihan güneşi bana ümmetim, dedi. Demek iki cihan güneşi beni ümmetliğe kabul buyurdu. "

Nabi'nin Yadığı o Na't-ı Şerif :


NA'T-I ŞERİF

Sakın terk-i edebten kuy-i mahbub-i Hudadır bu,
Nazargah-ı ilahidir, makamı-ı Mustafa'dır bu.

Felekte mah-i nev Babü's Selam'ın sine-çakidir,
Bunun kandili Cevza, matla-i nur-i zıyadır bu.

Habib-i kibriyanın habgahıdır fazilette,
Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenab-ı Kibriyadır bu.

Bu hakin pertevinden oldu deycur-i adem zail,
Amadan açtı mevcudat çeşmin, tutiyadır bu.

Müraat-ı edeb şartıyla gir Nabi bu dergaha,
Metaf-ı kudsiyandır, busegah-ı enbiyadır bu.

Açıklama:

Cenab-ı Hakk'ın nazargahı ve O'nun sevgili peygamberi Hz.Muhammed Mustafa'nın (SAV) makamı ve beldesi olan bu yerde edebe riayetsizlikten sakın.

-Gökyüzündeki hilal (yeni ay) O'nun selam kapısının yüreği yaralı aşığıdır. Semadaki Cevza yani ikizler burcunun nur ve ışık kaynağı O'dur.

-Burası Sevgili Peygamberimizin istirahgahıdır.Fazilet açısından ise Cenab-ı kibriyanın arşının da üstündedir.

-Bu mübarek toprağın ziyasından adem yani yokluk karanlığı sona erdi. Varlık alemi, körlük ve yokluktan onun sürmesiyle gözünü açtı.

-Ey Nabi, bu dergaha edeb kurallarına uyarak gir, zira burası meleklerin etrafında pervane gibi döndüğü, peygamberlerin hürmetle öptüğü mübarek bir makamdır.

1 Yorumlar

  1. peygamber aşkı besleyen üstad nabıden de bu güzel ve anlamlı şiir beklenır ekbette...

    YanıtlaSil
To Top