NAMAZ ARMAĞANI


Allah'a çağırma, Allah'ı sevdirme öyle mübeccel bir hizmet ki, âyet ve hadisler bu çeşit gayretleri takdir ediyor. Cenab-ı Hakk'ın nebi ve velilerine yaptırdığı bu güzel hizmeti kendilerine iş edinen bahtiyarlar var.

Buna kilitlenen bir ağabeyimiz "Eğer câmiye giden bizler, beş vakitte ezanlar okunurken mabede doğru yürüdüğümüzde, sağımızda solumuzda duran insanlarımıza tatlı dille ve güzel bir üslupla 'Haydi kardeşim, câmiye beraber gidelim... Cenab-ı Hak bizi huzuruna davet ediyor!..' desek, bütün insanlarımız Allah'ın divanına koşarlardı... Biz vazifemizi yapmıyoruz. Ben bugüne kadar tek bir insandan 'sana ne be!.' sözünü duymadım. Çoğu hemen davete icabet etti... Çok azı, mazeret beyan edip efendice kendi yoluna devam etti. En ufak bir kabalık yapana şahit olmadım. Bence en büyük kabahat bizde..." dediğinde bu tespiti çok önemli bulmuştum. Bu hususta Cemil Tokpınar Bey'in gayretleri de dikkat çekici...

"Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?" isimli kitabı büyük gayretlerle milyonu aşkın insanın eline geçmiş. Şimdi de on milyonluk bir hedef belirlemişler... Cemil Bey diyor ki: "Babam, Emirdağ'daki dayısına misafir oluyor. Geceyi dayısıgilde geçiren babam, sabahleyin bir ağlama sesiyle uyanıyor. Dayısının oğlu Ceylan (Çalışkan) hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır!. Koca delikanlı, çocuk gibi gözyaşı dökmektedir. Kötü bir olay olduğunu zannederek, 'Hayrola Ceylan, neyin var, niçin ağlıyorsun?' diyor. Ceylan ilginç bir cevap veriyor, 'Sabah namazına kalkamadık. Baksana, güneş doğmuş. Onun için ağlıyorum' diyor. (...) Büyük velilerden Bâyezid-i Bestâmî Hazretleri bir gün sabah namazına uyanamaz. Sabah olduğunda o kadar üzülür, o kadar ağlar, nefsini suçlayıp yüreği yanarak öylesine bir istiğfar eder ki, kendisine Cenab-ı Hakk'ın affettiği ve sabah namazının sevabından daha fazla ecir verdiği müjdelenir. Bunu fark eden şeytan ertesi gün o zâtı erkenden sabah namazına uyandırır. (...)

Namaz için nasıl bir durumda olursak olalım, ister onu haftada bir, ister yılda bir, hatta birkaç yılda bir kaçırıyor olalım; yeni bir ubudiyet şuuru ile donanmak, yeni bir tebliğ ve ikaz harekâtı başlatmak durumundayız. Cemil Bey, "Namaz Kahramanları" isimli kitabında diyor ki: "2004'ün yazında bir seminer sonrasında kitaplarımı imzalıyordum. Küçük bir çocuk masama yaklaştı. 'Ne güzel kitaplar. Sizin (Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?) isimli kitabınızdan biraz okudum, namaza karşı isteğim arttı.' dedi. Şaşırdım. Büyük adam gibi konuşan bu küçük çocukla sohbete başladım. 'İsmin ne senin, kaç yaşındasın?' dedim. İsmim Furkan, yedi yaşındayım. İkinci sınıfa geçtim' dedi. 'Peki bu kitaptan ne kadar okudun?' dedim. 'Bu giriş kısmını bitirdim.' dedi. 'Peki, namaz kılıyor musun, Furkan?' dedim. 'Kılıyorum da... Sabah namazına kalkılmayınca ağlanacağını bilmiyordum.' dedi. Aman Allah'ım, ne tatlı, ne alımlı, ne ibretli bir cümleydi bu!.." Peygamber Efendimiz'e (sas): "Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir?" diye sorulunca "Vakti gelince kılınan namazdır." buyurdu. (Buharî, Namaz Vakitleri: 6) Zaten beş vakit namaz, Efendimiz'in (sas) bizlere miraç armağanıdır. Bu değerli armağanın kıymetini hem kendimiz bilelim, hem de bilmeyenlere anlatmaya gayret edelim.
To Top