O'NUN (SAV) ANNE SEVGiSi


O'NUN (SAV) ANNE SEVGiSi
Bilindiği gibi, Hz. Muhammed (s.a.s.) annesi Amine Hatun’u, altı yaşında küçük bir çocuk iken kaybetmişti. Ancak, şayet annesi sağ olsaydı ömrü boyunca ona göstereceği sevgi ve saygının ne kadar samimî ve içten olacağını tahmin etmek zor değildir.

Kur’ân-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde anne ve baba haklarıyla ilgili emir ve tavsiyeler, Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’in, yaşlandığında şayet yanında olsaydı ebeveynine nasıl davranacağı hakkında bize ipucu vermektedir.

Önce Kur’ân ve hadislerden konu ile alâkalı birkaç misâl nakledelim:

Cenab-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Allah’a kulluk edin, O’na bir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve eliniz altında bulunan kimselere iyilik edin.” (Nisa,4/36)


“ Biz insana ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir...” (Lokman, 31/14)

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de, şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın rızası, anne babanın rızasında, gazabı da anne babanın gazabındadır.” (Tirmizi, birr ve sıla, 3)


“Büyük günahların en büyüğü Allah’a ortak koşmak ve anne-babaya karşı gelmektir.” (Tirmizi, birr ve sıla, 4)


“Kendisiyle en çok ilgilenilmesi, ihtiyaçlarının evvelemirde karşılanması ve kendisine yakın olunması gereken kimdir?” diye sorulunca da Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) üç kere “Annendir” buyurdu, dördüncüde “Babandır” diye ekledi. (Buharî, Edeb, 2)

Şimdi de annesi ile alâkalı bir hatırasını ve anne mevkiindeki hanımlarla alâkalı davranışlarını sıralayarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, annesi sağ olsaydı ona nasıl davranacağını ve bu mevzuda Müslümanlara nasıl örnek teşkil ettiğini göstermeğe çalışacağız:

Hz. Peygamber (s.a.s.), Hudeybiye Umresinde Mekke’ye giderken Ebva’ya uğramıştı. Cenâb-ı Allah’tan izin isteyerek annesinin kabrini ziyaret etti. Ziyaret esnasında kabri eliyle düzeltti, teessüründen ağladı. Rasûlullah (s.a.s.)’in ağladığını gören Müslümanlar da ağladılar. Bu sırada, “Niçin ağladığını” soranlara, Hz. Peygamber (s.a.s.): “Annemin benim hakkımda şefkat ve merhametini hatırladım da ağladım” cevabını verdi.

Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe, Peygamberimiz (s.a.s.) doğduğunda bir hafta kadar emzirmişti. Peygamberimiz (s.a.s.), hayatı boyunca bu hanıma çok iyi davranmış ve iyilik etmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Medine’ye göç ettiğinde ona sürekli olarak yiyecek gönderir, gidip gelenler aracılığıyla devamlı selâm yollar, hâl hatır sorardı.


Hz. Peygamber (s.a.s.) bu ilgisini Süveybe Hatun ölünceye kadar devam ettirdi.Hatta onun ölüm haberini aldıktan sonra da Rasûl-i Ekrem (s.a.s.), bir yakını olup olmadığını soruşturmuş, kimsesi olmadığını tesbit etmişti.

Peygamberimiz (s.a.s.)’in süt annesi Halime Hatun, bir defasında Mekke’ye gelmiş ve Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e “Yaman bir kıtlık geçirmekte olduklarını, kuraklıktan hayvanların kırıldığını...” söylemişti. Bu sırada Hz. Hatice (r.a) ile evli olan ve henüz Mekke’de bulunan Peygamberimiz (s.a.s.), Halime Hatun’a kırk koyun ile, binip gitmek ve yüklerini taşımak üzere bir de deve vermişti. Yine bir gün süt annesi Halime, Peygamberimiz (s.a.s.)’in huzuruna gelmişti. Peygamberimiz (s.a.s.) hemen ayağa kalktı: “Anneciğim! Anneciğim!” diye hürmet ve muhabbet gösterdi, abasını sererek üzerine oturttu.

Ümmü Eymen Bereke (r.a.)yı da burada rahmetle analım. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), uzun süre kendisine hizmet eden bu hanımı çok sever sayardı. Peygamberimiz (s.a.s.) bu hanıma o kadar hürmet ederdi ki; “Sen benim ikinci annem sayılırsın” derdi. Bu ifade, Peygamberimiz (s.a.s.)’in dadısı Ümmü Eymen’i annesi kadar sevdiğini, onu kendisine ve kendisini ona annesi kadar yakın hissettiğini belirtmesi bakımından enteresandır. Ümmü Eymen’in cariye statüsünde yetişmiş bir kadın olduğu dikkate alınırsa Peygamberimiz (s.a.s.)’in ona “Annem” diye hitab etmesinin mânâ ve önemi daha iyi anlaşılır. Çünkü câhiliye çağı Araplarında cariyeler her çeşit insanî ve tabiî haklarından mahrum idiler. İşte böyle bir vasatta da Hz. Peygamber (s.a.s.), Ümmü Eymen’i anne mevkiine yükseltiyordu.

Burada bir de Ebu Talib’in hanımı Fatma Hatun’a değinmekte yarar var. Bu hanım, sekiz yaşından itibaren evine gelen Peygamberimiz (s.a.s.)’ e öz oğulları gibi davranmış ve O’nu bağrına basmıştı.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) küçükken kendisine hizmeti geçen diğer kadınlara olduğu gibi, Fatma Hatun’a da ömrü boyunca iyi davranmış, hürmette kusur etmemişti. Bu cümleden olarak onu sık sık ziyaret eder, hatırını sorardı. Fatma Hatun öldüğünde Hz. Peygamber (s.a.s.) “Annem öldü” ifadesini kullanmış, gömleğini kefen olarak vermiş ve kabre eliyle indirmişti.

Çevresindekiler, Fatma Hatun’un ölümü karşısında Peygamberimiz (s.a.s.)’in gösterdiği sıcak alâkanın sebebini sorduklarında şöyle cevap verdi:

“Ebu Talib’ten sonra bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan hiç bir kimse yoktur. Ahirette cennet elbiselerinden giyinmesi için ona gömleğimi kefen olarak verdim. Kabre ısınması, alışması için de oraya kendisiyle birlikte uzandım.”

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, Fatma Hatun’un ölümü karşısındaki üzüntüsünden hayret edenlere söylemiş olduğu şu söz daha enteresandır: “O benim annemdi! Kendi çocukları aç durur, suratlarını asarlarken o, önce benim karnımı doyurur, saçımı tarardı, o benim annemdi!”
Bu tarihî hakikatleri sıraladıktan sonra rahatlıkla ifade edebiliriz ki, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.s.)’de anne sevgisi çok kuvvetli idi.

Annesi Amine Hatun’un kabrini ziyaret etmesi, teessüründen gözyaşı dökmesi; büyüdüğünde -vaktiyle kendisine çok az bir süre de olsa süt emziren- Süveybe’ye çeşitli yardımlarda bulunması, süt annesi Halime’ye rastladıkça “Anneciğim, anneciğim!” diye hitap etmesi ve eksikliklerini gidererek yardımda bulunması; öz annesinin yokluğunu hissettirmemek için elinden gelen gayreti gösteren Ümmü Eymen’e: “Sen benim ikinci annem sayılırsın.” diyerek teşekkür etmesi, keza uzun bir süre sofrasında yemek yediği amcasının eşi yengesi Fatma Hatun için “O benim annemdi!” demesi, Peygamberimiz (s.a.s.)de anne sevgisinin ne kadar kuvvetli olduğunu göstermektedir.

Böylece Müslümanlar her konuda olduğu gibi anneye sevgi ve saygı konusunda da en güzel örnekleri Hz. Muhammed (s.a.s.)’in şahsında görmektedirler.

Yorum Gönder

To Top