O'NUN (SAV) GÜZELLiĞi




O'NUN (SAV) GÜZELLİĞİ


Bir putperest Efendimizi görünce;hemen yaklaşıp önünde diz çöktü ve şöyle inledi:

"Ey Muhammed!Yemin ederim ki seni gördüğüm ana kadar benim için dünyanın en nefret edilecek adamı sendin.Fakat senin yüzünü gördüm ve şimdi benim için o yüz bütün güzelliklerin en üstünü oldu."


Allah Resulü'nün güzeli ve güzelliği temsil yönünü ele alan Türk sufi düşünürü İsmail Hakkı Bursevi(ölm.1724),şöyle konuşuyor:


"Hz. Muhammed'in sureti Hakk'ın suretidir ki,varlıklar aleminde ondan daha güzel suret olamaz.Tanrısal bilgide mevcut olan her şeyin güzellik halinde belirişi,varlıklar alemindedir.Ve bu güzellik halindeki belirişin en mükemmel şekli Hz.Muhammed'in suretidir."


Bütün hayatını Hz.Muhammed'le geçirmiş ve onun aşığı olarak yaşamış bulunan Hz.Ali,Allah Resulü'nü ölümünden sonra yıkayan ve dolayısıyla onun vücudunu yakından gören tek erkektir.Diyor ki Hz.Ali:


"Tanrı elçisinin vücudunu yıkadım.Hiçbir yerinde hiçbir şekilde bir leke ve kir yoktu.Seçkin vücudundan o halinde bile öylesine güzel bir koku yayıldı ki,bulunduğumuz odanın içi adeta ıtırlarla doldu."


Ruh güzellikleriyle emsalsiz olduğundan kimsenin kuşkusu bulunmayan Allah Resulü,beden güzellikleriyle de,işte böyle donatılmıştı.Donatılmıştı ki onu sevmek,ona bütün varlığıyla aşık olmak hususunda kimsenin hiçbir mazereti kalmasın.Hal böyle olunca: Sufilere göre,bütün sevgiler,farkında olalım veya olmayalım Muhammed Mustafa'yı arayan çırpınışlardır.Muhammedi aşkın vefalı yolcusu İkbal bu gerçeği şu mısaralarla dile getiriyor:


"Ren ve koku dünyalarının toprağından fışkırdığını seyrettiğin her arayışın kıymeti ya Mustafa nurundan gelmektedir,yahut Mustafa'yı arama çabası içinde oluşundan."


Ebu Cuheyfe der ki:

"Efendimin elini tutup yüzüme değdirdim.Eli,sulardan srinletici,misklerden daha güzel kokuluydu."


Enes b.Malik de şöyle diyor.

"Onun cildine dokunur,sonra ellerimi günlerce koklar,koklardım."

"Elini bir çoçuğun başına dokundurup onu okşasa,bu çocuk saçlarına gül yaprakları serpilmiş gibi tatlı tatlı kokar ve böylece öteki çocuklar arasında hemen farkedilirdi."


Su...Usanmadan arayışın,karşılık beklemeden verişin,hiç durmadan yürüyüşün,hayatın ve sonsuzluğun en güzel sembolü su...Bütün kirleri onun uğruna temizler,en iğrenç ayakları onun ayaklarına dokunabilmek ümidiyle öper su...Binlerce inilti ve feryatla onu arıyor su...Muhammedi aşkın ölümsüz yolcusu Fuzuli bu inceliği Su Kasidesin'de ebedileştirdi:


"Hak_i payine irem irem der ömrlerdir muttasıl

Başını taştan taşa vurup gezer avare su."


Allah Resulü'nün ruh ve beden güzelliklerini anlatan düz ve manzum yazılara Hilye veya Şemail denmektedir.Bunların başında,Hz.Ali' nin şemail_i şerifesi gelmektedir.


"Ne gözü rahatsız edecek kadar uzun,ne dikkat çekecek kadar kısaydı.Orta boyluydu.Saçları ne tam kıvırcık,ne tam dümdüzdü:Uzun ve dalgalıydı.Vücüdü iri,kaba değildi.Yüzü tostoparlak,küçücük değildi.Beyaza yakın pembeydi.Gözleri simsiyahtı.Kirpikleri upuzundu.Mafsal ve omuz kemikleri iriceydi.Göğsünden göbeğine kadar hafif kıllıydı.Vücudunun diğer yerlerinde kıl yoktu.Elleri ve ayakları iriceydi.Yürüdüğü zaman adeta ayak uçlarına basarak,süratli,,koşar gibi yürürdü.O yürüdüğünde toprak önünden çekilir gibiydi.Bir yere bakacağı zaman bütün vücuduyla dönerek bakardı;başını çevirerek bir yere baktığı görülmemiştir.İki omuzu arasında Nübüvvet Mührü vardı.


İnsanların en cömerti,en iyi kalplisi,en doğru sözlüsüydü.Emanete onun kadar sadakat gösteren görülmemiştir.En yumuşak huylu insan o idi.O'nu ilk gören heybetinden titrerdi,fakat onunla bir süre beraber olunca O'na aşık olur,onun insanı kuşatan çekicilik ve bağlayıcılığını söyler dururdu.


Yürüdüğü zaman adeta bir yamaçtan aşağı iner gibiydi.Öyle yürürdü ki ardından koşan bile zor yetişirdi.Yürürken sağa_sola bakmazdı.Bazen elbisesi bir ağaca filan takılırdı,yine geri dönmezdi.Bunu bilen müşrikler ona gülecekleri zaman arkasından gülerlerdi.Bilirlerdi ki geri dönüp bakmaz...O'nun yüzüne bakanda şu kanaat doğardı:Güneş bu insanın yüzüne akmaktadır...Saçlarının en kısa şekli kulak yumuşaklarını örtecek kadar uzundu.Bu saçlar siyahın,en güzeliydi.Öldüğü sırada bu siyah saçlara yirmi civarında beyaz tel karışmış bulunuyordu.Sakallaında ise daha fazla beyaz vardı.


"Sakalına beyaz düştü,ey Allah'ın Resulü"diyenlere şöyle cevap verirdi:


"Evet,Hud suresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı."


Bu sözüyle O,Hud suresindeki beyanlardan kaynaklanan görevlerin ağırlığına dikkat çekiyordu.Allah Reaulü,üç tip saç bırakmıştır:
1.En kısa şekil:Bu,saçların kulaklarını örtecek kadar uzadığı zamanlardaki şeklidir.

2.Orta boy şekil:Bu da,saçlarının ensesine kadar indiği zamanki şeklidir

3.En uzun şekil:Bu şekil,Allah Resulü'nün saçlarının omuzlarını örtecek kadar uzadığı zaman ortaya çıkan şekildir.Bu son şekil için kaynaklar sahabi tabirleri olarak şöyle diyorlar:


Saçları iki omuzuna dökülürdü.(İbn Sa'd,1/427-431)


Hz.Peygamber saçlarını tam oratadan ikiye ayırmayı çok severdi.Dahası var:Sahabiler beyanlarında demişlerdir ki;Allah Resulü zaman zaman saçlarını dört örgü halinde şekillendirmişlerdir.Mekke fethi sırasında Hz.Peygamber'in saçlarının dört örgü halinde taranıp şekillendirildiği kaydedilmektedir...

Yorum Gönder

To Top