80 YILLIK ÖMÜR BiR GECEDE


80 YILLIK ÖMÜR BiR GECEDE


1 – Biz Kur’ân’ı indirdik kadir gecesi.
2 – Bilir misin nedir kadir gecesi?
3 – Bin aydan daha hayırlıdır kadir gecesi!
4 – O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler,
Her türlü iş için iner de iner...
5 – Artık o gece bir esenliktir gider...

Tâ tan ağarana kadar...

Kadir gecesi, Kur’an’ın, Levh-i Mahfuz’dan ( canlı-cansız bütün varlığın kaderinin Allah tarafından yazıldığı manevi levhadan) dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Cebrail Aleyhisselam, Peygamber Efendimiz’e ilk vahyi bu gece getirmiştir.

Bu gece, Gecelerin Sultanıdır. Kıyamete kadar yüz milyarlarca insana dünya ve ahiret için rehberlik edecek olan bir Kitab’ın yeryüzüne iniş günü ve bunun yıldönümleri elbette ki müstesna bir gündür ve bayramlar, ihtifaller ve merasimlerle kutlanması gayet isabetlidir.

Duhân suresinde bu gecenin kudsiyeti şöyle beyan edilir: “O öyle bir gecedir ki, her hikmetli iş, tarafımızdan bir emir ile o zaman yazılıp belirlenir...” (Duhân Suresi, 44/1–5)

Kadir Gecesi Ne Demektir?

Kadir gecesi, İslâm âlimleri tarafından üç şekilde yorumlanmıştır:

1. Hüküm Gecesi demektir. Takdîr–i İlâhîde hükmolunmuş işlerin, yahut birçok işlere hükmeden muhkem emirlerin ayırt edildiği gece anlamına gelir. Takdîrden maksad, ezelî hükmün açığa çıkmasıdır. Hikmetli işler karara bağlanır.

2. Mevki, Şeref, Değer ve Azamet Gecesi demektir. Bin aydan daha hayırlı oluşunu ifade eder.

3. Tazyik (Sıkıştırma, Zorlama) Gecesi demektir. Bu gece inen meleklere yeryüzü dar gelir. Ayrıca, Cebrail aleyhisselam, ilk vahyi getirdiğinde Efendimiz’i üç defa kolları arasına alıp sıkmış, sonra âyetleri bildirmiştir. (Hamdi Yazır, Kadir Suresi Tefsiri)

Kadir gecesi, Efendimiz’in ümmetine olan aşkın sevgisi sebebiyle yaptığı bir duanın kabul edilmiş hâlidir. Şöyle ki: Fahr–i Kâinat Efendimiz’e kendisinden önceki insanların ömürlerinin müddeti veya bu ömürlerden Allah’ın dilediği kadarı gösterildi. Bunun üzerine ‘Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacakları amelleri ümmetim kısa ömrü içinde yapmış olsun.’ diye dua etti. Allah da O'na (içinde bu gece bulunmayan) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti.” (Muvatta, Îtikaf, 6) Ümmet-i Muhammed’e bahşedilen bu kutlu gece, içinde en az 83 yıl 4 aylık bir ömrü barındırmaktadır.

Kadir Gecesi Neden Belli Değil?

Hakîm olan ve her şeyi hikmetlerle yaratan Cenab-ı Hakk, Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bildirmemiştir. Sadece Ramazan’ın son on günü içinde aranması gerektiği Allah Resulü tarafından beyan buyurulmuştur. Bu durum şu hikmete binaen böyle olmuştur: Allah, ömür içinde eceli, insanlar arasında veli kullarını, Cuma günü içinde duaya cevap verme saatini vs. gizlediği gibi, Kadir gecesini de gizlemiştir. Bunun hikmetini açıklayan Bediüzzaman’ın yaklaşımıyla Allah, belirlenen şeyin dışındaki unsurların kıymetini düşürmemeyi murad etmiştir. Yani, Kadir gecesi belli olsaydı, Ramazan’ın diğer geceleri gerektiği şekilde değerlendirilmezdi. Cuma gününde icabet saati muayyen olsaydı, diğer saatler duayla, zikirle geçirilmezdi. Ecel bilinseydi, bütün bir ömür gaflet içinde geçerdi ve ölüme yakın vakitlerde ahiret için çalışmaya başlanırdı.. Dolayısıyla bir şey gizli kalmakla o şeyin etrafındaki diğer unsurlar da kıymet kazanır ve değerlendirilir. (Bediüzzaman, Sünûhât, s.29)

Bilindiği üzere, Peygamberimiz (sas), bu gecenin Ramazan’ın son on gecesinde veya tek gecelerden (21. 23. 25. 27. 29. gecelerden) birinde olduğunu söylemiştir. (Müslim, Sıyâm, 212; İbn Mace, Sıyâm, 56) Ancak 27. gecesi olduğunu belirten hadîs–i şerifler, (Müslim, Sıyam, 220) ekserî âlimler tarafından büyük kabul görmüş ve bütün İslâm âlemi de bunu benimsemiştir. Bu durumda Bediüzzamanca düşünecek olursak, madem çoğu alimler bu geceye ağırlık vermişler ve madem halk arasında 27. gece olarak meşhur olmuş, o zaman diğer gecelerle beraber bu gece daha bir ehemmiyetli idrak edilirse, kadir gecesini yakalamış gibi büyük bir neticeye erişmek mukadderdir. (Şualar, s. 510)

Burada gözden kaçmaması gereken husus da şudur: Kadir gecesine rastlayıp ondan tam istifade edebilmenin en önemli vesilelerinden biri, bu geceye hazırlık mahiyetinde olan önceki geceleri de değerlendirmek ve ihya etmektir. Evet, Kadir gecesi zirvedir. O zirveye ulaşmak ve tam nasibdar olmak ise, bütün bir Ramazan’ı hatta bütün senenin bütün gecelerini değerlendirmeyle yakın alakalıdır. Ümitleri kırıcı olmaması dileğiyle dile getirdiğimiz bu husus, bizi kadir gecesinin yakalanmasından alı koymaz inşallah. Her şey Allah’ın elindedir. Dilediğini affeder, dilediğine dilediği kadar verir. Sağlam bir ümit ve inançla, adeta bir çocuk teslimiyeti ve saflığı içinde yalvarmak lazım.

Kadir Bil ki, Kadrin Bilinsin!..

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah (c.c), daha önce hiçbir ümmete nasib etmediği Kadir gecesini ümmetime hediye etmiştir.” (Suyûtî, Câmiu’s–Sagîr, 2/269) buyurmuşlar, bir başka hadîslerinde ise “Her kim Kadir gecesini, sevabını Allah’tan umarak ihlasl ve samimiyet içerisinde ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları affolunur.” (Buhari, Kadr, 1) ifadeleriyle gönüllerimize su serpmişlerdir. Meleklerin yeryüzüne indiği ve bir nevi maneviyat dopinginin yaşandığı bu gece, kaçırılmaması gereken manevî bir fırsattır. Bu gecenin büyük bir nimet olması, onu hakkıyla değerlendirmeye bağlıdır. Hocaefendi bakışıyla değerlendirecek olursak; Kadir gecesi ‘kadr’den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık ruh ve mânâsı tüllenir durur. Kadir bilenin kadri bilinir. Öyle ise o gecenin kadrini bilelim ki, kadrimiz bilinsin. Ayrıca Allah’ın fevkaladeden verilen nimetleri de söz konusudur bu gece.. Padişahın dağıttığı ulufeler gibi.. Ekstra lütuflar yağabilir bu gece. Sürpriz hediyeler verilebilir. Bu gecenin gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sas) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu. (Buhari, Fadl-u Leyleti’l–Kadr, 2) Ta ki, ihya edilsin, değerlendirilsin. Sadece bu geceyi ihya eden de belki hissedâr olabilir ama her geceyi Kadir bilip ihya edenin nasibdar olacağından şüphe yoktur.” (Fasıldan Fasıla, 2/323)

Gizli olmasından dolayı, Allah dostları Kadir gecesini yakalama arzusuyla Ramazan’ın bütün gecelerini büyük bir itina ile değerlendirmişler, son on günü ise tamamen kendilerini ibadete, zikre ve duaya vermişler adeta kadir avına çıkmışlardır. Öyleyse, bu bir ömürlük geceyi yakalamak için biz de son on günü iyi değerlendirmeye bakalım inşaallah.

Nasıl Değerlendirilmeli?

Şu hadis-i şeriflere bakarak nasıl değerlendirmemiz gerektiği konusunda ip uçları alırız:
Canlı bir Kur’an olan Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bir hadislerinde şöyle buyururlar: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesinde namaz kılarsa, geçmiş günahları affolunur.” buyurmuştur. (Buhari, Sıyam, 71)

Bir başka ifadelerinde ise: “Kadir gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, o geceden nasibini almıştır.” buyurmuşlardır. Bir diğer beyanlarında da: “Her kim Ramazan ayı çıkıncaya kadar akşam ve sabah namazlarını cemaat ile kılarsa, Kadir gecesinden hissesi fazla olur.” müjdesini vermişlerdir. Bu hadislerden anladığımız husus, Kadir gecesinin namazla değerlendirilmesidir. Kaza ve nafile namazlarıyla ihya edilecek bu gecede temel esprilerden biri, el pençe divan durup Hakk’ın kapısında bağışlanma ve merhamet dilenmektir.


Hz. Aişe anlatır: “Ey Allah’ın Resulü dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?” Şu duayı okumamı emrettiler:“Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu’l–afve, fa’fu annî = Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.” (Tirmizi, Deavât, 89; İbn Mâce, Duâ, 5)

Bu hadisten hareketle denebilir ki, Kadir gecesi yapılacak ikinci önemli iş, duadır. Başka zamanlarda bile “Dua edin cevap vereyim” diyen Rahman u Rahim Allah’ın, bu özel günde dualara nasıl büyük bir arzu ve sevinç ile cevap vereceği, üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. Allah’ın sevinmesi nasıl bir sevinmedir bilemeyiz ama O (c.c), kulun tevbesi karşısında sevindiğini beyan buyuruyor. Öyleyse gelin bu gece hep beraber Allah’ı sevindirelim!


Bu gece Kur’an inmeye başladığına göre, Kur’an’ın nazil olma yıldönümünü kutlama mahiyetinde Kur’an’la meşgul olma, ağzını yağmura açmış susuzluğunu gidermeye çalışan bir canlı iştiyakı içinde O’nu okuma (tabir caiz ise O’nu içme), O’nun etrafında yazılan eserleri okuma ve tefekkür etme de yapılacak en güzel işler arasındadır.

Semanın kapılarının tamamen açıldığı, nisan yağmurları gibi af ve merhametin yağdığı, affedilecek insanların arandığı, tevbe edenlerin arzu edildiği bu gece, gafletle, uykuyla, boş işlerle, daha da kötüsü -Allah korusun- eğlencelerle, şarkı-türkü dinlemelerle, insanı maneviyattan uzaklaştıran filmlerle geçirmek ne acı! Yüzde yüz vurma ihtimali bulunan bir piyangoyu kaçırmak ne büyük talihsizlik!

Rahmeti Sonsuz Rabbimiz, bu geceyi yakalayıp hakkıyla değerlendiren kullarından eylesin. Âmîn, âmîn, bi hurmeti seyyidi'l mürselîn..
To Top