BORSA HAKKINDA iSLAM'IN YAKLAŞIMI



Borsa, sanayi devriminden sonra Avrupa’da ortaya çıkmış ve şekil olarak bize batıdan gelmiş bir açık pazar/açık artırma uygulamasıdır. Herkesin malını getirip satışa arz ettiği ve insanların da gelip alacağı malları aldığı bir açık pazar. Başta para ve mal ile yapılan alışveriş zamanla işin büyümesi, aracıların artması ve aynı zamanda teknolojinin de gelişmesiyle tamamen dijital ortama taşınmış ve ilk çıkış şeklinden epeyce uzaklaşmıştır. Değişimin neticesinde paranın ve malın yerini onları temsilen hisse senedi almış ve günümüzde bütün işlemler dijital ortamda yapılır hale gelmiştir. Bugün öyle hale gelmiştir ki, borsa, bir ülkenin geniş dairede ekonomisini gösteren bir ölçü olarak görüldüğü gibi aynı zamanda enflasyonun, ekonomik ilerlemenin ve kalkınmanın da bir göstergesi olarak kabul edilmiştir.


Kuruluş maksadı ve ilk başta işleyiş şekli, insanların işlerini kolaylaştırmak, ekonomik faaliyetleri daha kısa yoldan ve tez zamanda yapmak olsa da borsa, bugünkü çalışma tarzıyla, dinimizin ortaya koyduğu alışveriş ve ticaret prensipleri açısından bir kısım mahzurlar taşımaktadır. Böyle olması gayet tabiidir, çünkü borsa bizim içimizde neşet etmiş, dinimizin kuralları gözetilerek oluşturulmuş bir sistem değil, batıdan ithal edilerek ekonomi dünyasının adeta vazgeçilmez bir unsuru haline getirilmiş ve içinde pek çok spekülasyonları barındıran bir işleyiştir. Özellikle hisse senetleri, tahvil, bono ve sair şeylerin, paranın yerini tutması ve zatî bir değer ifade etmemesi, baştan spekülasyona açık bir yapı oluşturmaktadır. Ayrıca bunların değerlerinin birden çıkıp düşmesi de spekülatif yapıyı destekleyen bir unsurdur.

Evet, ortaya çıkış gayesi açısından iyi bir sistem olan borsa, bugün de kendisinden beklenen katkıyı yapabilir ve ekonomik hayatımızın kolaylaşmasına vesile olabilir. Ayrıca faize alternatif bir sistem olması da Müslümanların tercihine sebebiyet verebilir. Gerek bu açılardan gerekse hayatın içine fazlasıyla girmiş bir sistem olması yönüyle Müslümanlar tarafından hep merak ve sempatiyle bakılsa da bugünkü işleyiş şekliyle borsanın, içinde dinimizin kurallarına uymayan bir kısım mahzurları barındırdığı da muhakkaktır. Aşağıda sayacağımız mahzurların bir kısmı hakikatte var olan, bir kısmı da olması muhtemel sakıncalardır. Yani meselenin hem haram hem de şüpheli yönleri vardır. Bu çerçevede görüşlerimizi maddeler halinde arz etmek istiyoruz:

1- Faiz: Bütün alışverişlerde olduğu gibi borsada yapılacak muameleler de, faiz içermemelidir. Fakat borsada belirlenen değerler tamamen faiz olmasa da faiz oranlarına göre belirlenmektedir.

2- Haksız kazanç: Barındırdığı meçhuliyetten dolayı haksız kazanca kapı açmaktadır. Hâlbuki Kur’an’da, “Aranızda mallarınızı batıl yollarla yemeyin.” buyrulmaktadır.[1]

3- Dürüstlük: Satılacak mal, ortak olunacak şirket ve şirket ürünleri şeffafiyetle tanıtılmalı, yalan beyana, aldatmaya, göz boyamaya gidilmemelidir. Borsa da ise buna tam manasıyla uyulduğu söylenemez. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Aldatan bizden değildir.” buyurmuştur.

4- Satışı yasaklananlar: Domuz, içki gibi dinimizce haram kılınan şeylerin ticareti de haramdır. Ürünlerin tam tanıtımı olmadığı takdirde bu türlü haramların farkına varmak mümkün olmaz. Borsadaki tanıtımların şeffaf olduğu su götürür bir meseledir.

5- Malın madum/meçhul olmaması: Alınacak veya satılacak hisse senetlerinin karşılığının boş ve hayali olmaması gerekir. Dinimizce madum/meçhul bir şeyin satılması caiz değildir.[2]

6- Yapılan işin meşru olması: Alınan mal ya da ortaklık yapılan şirketin mahiyeti, şekli, iştigal ettiği saha iyi bilinmelidir.

7- Teslim, tesellüm: Hisse senetlerinde teslim-tesellümün (teslim etme-teslim alma) gerçekleşmemesi bir mahzur doğurmaktadır.

8- Muhayyerlik hakkı: Malı aldıktan veya gördükten sonra müşterinin vazgeçme hakkı vardır.[3] Muhayyerlik denilen bu hak, borsada geçerli değildir. Her ne kadar, verilen teminatlar olsa ve şirket veya şirketin malı bazı vasıflarıyla borsa sayfalarında anlatılsa da görme muhayyerliği yoktur. Mesele güven üzerine bina edilmektedir. Bu yönüyle de bir mahzur oluşturmaktadır.

9- İhtikâr (Karaborsacılık): İhtikâr dinimizce haram kılınmıştır. İhtikârcılığa sebebiyet vermek, zemin hazırlamak, bilmeden olursa mazur görülebilir ama bilerek ya da ehemmiyet vermeden olursa hem günaha iştirak hem de yardım olur.

10- Aracıların fiyat yükseltmesi: Borsada, malın esas sahibiyle pazarlık imkânı bulunmamaktadır. Çünkü arada aracılar vardır. Malın esas sahibiyle müşteri arasındaki aracılar ne kadar çok olursa fiyat da o denli yükselmekte ve arz talep dengesi bozulmaktadır. Borsa bu açıdan da mahzurludur.

11- Meçhuliyet: borsadaki iş, mal ve senetlerle ve bunların arzının tam yansıtılmaması/yansıtılamaması, bir meçhuliyet doğurmaktadır. Bu ise alışverişte her şeyin şeffaf olması gerektiği prensibine terstir.

Netice itibariyle borsa, her ne kadar olumlu düşüncelerle, bir ihtiyaca binaen ortaya çıkmış olsa ve faize bir alternatif olduğu söylense de bugünkü işleyişinde faiz oranlarını ölçü alması, kuruluş maksadının altına düşerek dinimizce mahzurlu sayılan pek çok unsuru içinde barındırmasından dolayı girilmemesi, en azından şüpheyle bakılması gereken bir sistemdir. Dini hassasiyetiyle bilinen bazı şirketlerin borsaya girmesi, büyüme ve halka daha çabuk ulaşabilme yolunda kendi açılarından zaruret görerek yaptıkları bir tercih olabilir. Fakat bu tercih, yukarıda bahsettiğimiz mahzurların tamamen ortadan kalktığını göstermez. Temennimiz, sistemin şüphe ve günahlardan uzak alternatiflerinin ortaya konabilmesi, alışveriş ve ticaretin daha meşru zeminlerde gerçekleşmesidir. Elbette bu mesele zaman alacaktır.


1- Bakara Suresi, 2/188; Nisa Suresi, 4/29.
[2] Haşiyetü reddi’l-muhtar, 5/60.
[3] Ebu Davud, Büyû’ 68; Tirmizi, Büyû’ 19; İbn Mace, Ticaret 2.
To Top