HAZRETi HAMZA'NIN KEFENi




Uhud’da yaşanan kâbına varılmaz bir din kardeşliği manzarasını Zübeyr bin Avvâm (r.a.) şöyle anlatmıştır:

Uhud Harbi sonunda Hazret-i Safiye (r.a.) vücûdu parça parça edilmiş olan kardeşi Hazret-i Hamza (r.a.)’ı görmek istedi. Bu niyetle şehîdlerin bulunduğu tarafa yöneldi. Oğlu Zübeyr kendisini karşılayarak:

“–Rasûlullâh geri dönmeni emrediyor anneciğim.” dedi. O ise:
“–Niçin? Kardeşimi görmeyeyim diye mi? Ben onun ne feci bir şekilde kesilip doğrandığını biliyorum. O, Allâh için bu musibete dûçâr oldu. Zaten bizi de bundan başkası teselli edemezdi. İnşâallâh sabredip ecrini Allah’tan bekleyeceğim.” dedi.
Zübeyr, gidip annesinin söylediklerini Rasûl-i Ekrem Efendimiz’e bildirdi. -Sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Öyleyse bırak görsün.” buyurdu. Safiye (r.a.) da şehîdlerin efendisi olma şerefine eren kardeşinin cesedi yanına gelerek içli içli dua etti. (Bkz. İbn-i Hişâm, III, 48; İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 349)

Zübeyr bin Avvâm (r.a.) şöyle devam etti:

“Annem Safiye, yanında getirdiği iki hırkayı çıkarıp:
«–Bunları kardeşim Hamza’ya kefen yapasınız diye getirdim.» dedi.
Hırkaları alıp Hazret-i Hamza’nın yanına gittik. Yanında Ensâr’dan bir başka şehîd daha bulunuyordu ve henüz onu örtecek bir kefen bulunamamıştı. Hırkaların ikisini de Hamza’ya sarıp Ensârî’yi kefensiz bırakmaktan utandık. Hırkanın birisi Hamza’ya, öbürü de Ensârî’ye kefen olsun dedik. Hırkalardan biri büyük, diğeri küçük olduğu için de aralarında kura çektik.” (Ahmed b. Hanbel, I, 165)
To Top