HZ. PEYGAMBER'İN GİYİM TARZI

HZ. PEYGAMBER'İN GİYİM TARZI
Hz. Peygamber’in hayatına baktığımızda, giyim konusunda şu üç ölçüyü öne çıkardığı görülür:
İsraftan sakınmak;
Giyinmeyi, kibir, gurur, azamet ve gösteriş vesilesi yapmamak;
İçinde bulunduğu sosyal sınıfın imkân ve şartlarına uygun biçimde giyinmek.
Kaynakların bize ulaştırdığı vesîkalardan anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber'in giydiği kıyâfetlerden -tek istisnâ ile- hiçbirisi, İslâm'la birlikte ihdâs (icat) edilmiş olmayıp, onların hepsi de, o günün toplumunda öteden beri giyilegelen giyim-kuşam çeşitleri idi. Nitekim kamîs, izâr, ridâ, cübbe, kulle, nâleyn gibi isimlerle anılan bu kıyâfet çeşitleri; İslâm öncesinde hanîfler, putperestler ve gayr-ı müslimlerce giyilebildiği gibi, İslâm'dan sonra da müslümanlarca giyilmeye devâm edilmiş eşyalardır.
Ancak, Rasûlullah’ın kıyâfette getirdiği tek istisnâî yenilik, baş kıyâfetinde kendini göstermektedir. Bu da "sarık"tır. Zira mübarek başlarına; burnus veya kalensüve adı verilen bir külâh üzerine sarılmış sarık (‘imame) giyerlerdi.
Üstlerine giyindikleri elbiseleri de ridâ, izâr ve kamîs şeklinde olurdu. Giyindikleri kıyafet –umumiyetle- iki parça olup; üst parçasına ridâ, alt parçasına da izâr denirdi. Kamîs ismi verilen önü kapalı entari gibi uzun gömlek giyinmeyi ise daha fazla tercih ederlerdi. Gerektiği zaman bunların üzerine; cübbe, abâ, bürde gibi adlar verilen hırka nev'inden bir kıyafet giydikleri de olurdu.
Ayaklarına giydikleri ayakkabı çeşidi ise; na'leyn adı verilen sandal tipi pabuçla, huffeyn denen potin veya mest tipi ayakkabılardır.
Kaynakların verdiği bilgilere göre; Hz. Peygamber'in bütün giyim eşyaları bu parçalardan meydana geliyordu. Kendilerinin çorap giymedikleri husûsunda vesîka değerini taşıyan bir kayda rastlayamadığımızı da belirtmeliyiz.
Bu arada, Rasûlullah Efendimiz; giydikleri elbisede herhangi bir renk üzerinde ısrar etmemişlerdir. Öyle ki; beyaz, siyah, sarı, yeşil ve kırmızı renklerden yapılmış elbiseleri çeşitli zamanlarda giymişlerdir. Ancak kendileri iklim icâbı, beyaz rengi tercih ettikleri gibi müslümanların da beyaz giymesini tavsiye etmişlerdir. Bunun dışında, renk tercihini zevklere bırakmışlardır.
Öte yandan, pamuktan yapılmış giyecekler yanında, yünden dokunmuş elbise giydikleri de olmuştur. Ancak, hem piyasanın ithal malı en pahalı kumaşı olduğundan, hem de erkekler için fazlaca lükse kaçtığından ipek kumaş kullanmamışlardır. Bununla birlikte, özel durumları olan bazı ashâbının, ipekten dokunmuş gömlek giymelerine izin vermişlerdir.
Hz Peygamber, gerek cuma ve bayramlarda, gerek yerli ve yabancı hey'etleri kabul ettikleri zamanlarda, resmî kıyâfet diyebileceğimiz özel bir kıyâfet de kullanmışlardır.
Ebû Sa'id el-Hudrî (r.a) anlatıyor:
“Hz. Peygamber, her ne zaman yeni bir elbise giyseler, -ister sarık, ister gömlek, isterse hırka olsun- onun bizzat adını söyleyerek, şöyle duâ ve niyâzda bulunurlardı:
"Allahım, bana bunu giydirdiğin için, sana sonsuz hamd ü senâlar olsun. Onun ve onu giyen âzânın hayırlı olmasını niyâz ederim. Aynı şekilde, onun ve onu giyen âzânın şerrinden de sana sığınırım Allahım!"

Yorum Gönder

To Top